20 Ekim 2008 Pazartesi

Ne çabuk büyümüşüz biz..daha doyamadan çocukluğumuza,oyunlarımıza,kavgalarımıza doymadan..yeterince birdir-bir oynamadan..hala ateş yakalım diyebiliyorsak eğer birkaç kişi bir araya geldiğimizde ve illaki artık büyük olduğumuzdan uzun essek oynayamıyorsak yada belimize bir şey olacak korkusundan..demekki doyamamışız..ama böylesi daha güzel;hala eskisi gibi yapabildiğimiz bişeyler var.tabi bu evlenip yuva kuran ve bizede buyurun gelinlere engel değilJ onlarında yeri ayrı,tatlı sohbetlerimizin mekan değişikliği sadece bu..
Hatırlıyorumda eskiden hangimizin evi boşsa, yani kimin ailesi bir yerlere gitmişse o boş evde toplanılır ve gece yarılarına hatta sabahlara kadar eğlenir,çeşitli oyunlar oynanır,iddialara girilir,gece mutlaka bir ara dışarı cıkılır,bir deniz kenarı yapılır,bazı cılgın arkadaşlar (iyiki yapmışlar diyorum şimdi düşününce) denize girer gece yarısı..sonra eve dönüşJ izin alabilenler kalır,,alamayanlar biraz buruk evlerine bırakılır..’’olsun sabah gelirsiniz kahvaltıya’’ davetiyle vedalaşılır bir geceliğine..kalanlar gülüş sohbet oturur, sabahlanır..
Ne ateşler yakıldı,ne gitar muhabbetleri,ne kapride çiçek sulamalar,yıldızların altında yatılıp kayan yıldızlar izlenir herkes kayan aynı yıldız için kendi dileğini tutar ama kızılmaz bunun içinJ sadece ‘’ama önce ben gördüm, ben tuttum dileğimi’’ denir..gerisinde ise susup beklemeye başlanır kayacak bir diğer yıldız..
Mutlaka gitar eşliğinde ‘’Sezen klasikleri’’ söylenir..hepsi ezbere bilinir zaten;)
Ardından biraz türk sanat müziği olmassa olmazımızdır..bitmesini istemediğimiz her böyle gece ay ışığı eşliğinde karışır geceye..
Ne güzeldi cocukluğumuz,gençliğimiz..
Ne kadar bağlıydık birbirimize..oysa bir gece ayırıverdi bizi sevdiğimiz 3 arkadasımızdan doğal bir afet..afet doğaldı ama yaşananlar için hele ki bizim yaşımızdaki cocuklara ağırdı cokk ağırL
Biz birbirimize bağlıydık,daha bir hafta önce ayrılmıştık ama kısa sürecekti öyle demişti giderken Kubilay..
Nasılda gelmediler bir daha,beklemek boşunaydı..kabullenemezdik ki bunu o yaşta..kim nasıl acıklayacaktı?
Ve üzerinden günler geçmesine rağmen sadece evin önündeki arsada oturup saatlerce her gün, her gün ağladığımı hatırlıyorum gelene gecene aldırmadan..
Bu çok ağırdı ve hak etmedik..geri getiremedik ama.gelmediler..alıştırdılar bizi buna..kalan tek hatıra,giderken bana bıraktığı voleybol topuydu..’’1 hafta sonra gelicez ve yine beraber oynayacagız,biz dönene kadar sizde kalsın siz oynarsınız’’dı..oynayamadıkki bir daha ne onlarla ne onlarsız..hala durur o top bende,özlemi ise hepimizin yüreğinde..
Çocukluğumuza doyamadık işte, çocukluk arkadaslarımıza doyamadığımız gibi..hepsi yarım kaldı..büyüdük ama bir yanımızda hep çocuk kaldı..
Önümüzdeki ay bir arkadasımıza davetliyizJ evlendi ve ilk defa evine gideceğiz..cok heyecanlıyız ve çok güzel bir akşam yaşayacağız biliyoruz..
Nede olsa biz çocukluk arkadasıyızJJ
Umarım bir gün uzaktaki arkadaslarımızında evlerine gitmek nasip olurJ özlüyoruz birbirimizi cünkü..ama biliyoruz ki onlar sevdikleriyle beraber ve çok mutlular..

16 Ekim 2008 Perşembe

sessizliğe karışanlar..

Sadece birkaç kuş sesi gecenin sessizliğini bozan.
Uzaktan duyulan insan çığlığına benzeyen, önce dikkat kesilip dinliyor sonra anlıyorum ki karşı evin çatısına birkaç akşamda bir gelen baykuşlardan başkası değil..Burada alıştım baykuş seslerine..Bazen sadece geldiğini bilmemizi ister gibi bir iki kez öter, sesini duyurur ve susarlar..Bazende canları çok yanıyormuş gibi çığlık üstüne çığlık atarlar.Hayra yormazlar baykuş sesini..Bakışlarıda ürkütür insanı, zaten nedense soğuk hayvanlar olarak bilinirler.Ama ben seviyorum seslerini, kendinden emin bakışlarını, duruşlarını.Asil hayvanlar baykuşlar.Bana yalnız olmadığımı hissettiriyorlar en azından bu gece.Yine geldiler, geldiklerini hissettirdiler..
Sessizliğe karıştılar oldukları yerde...